Ceylin'in babası henüz hukuk fakültesindeyken işlemediği bir suçtan dolayı suçlandı. Hukuk var sonra adalet var ve babası cezaevine gönderildiğinden beri Ceylin hangi tarafta olduğunu biliyor. Ceylin bir savunma avukatı olur ve cesur, dinamik ve pervasız bir avukat olarak bilinir, meslektaşları tarafından saygı görür, ancak savcılar ve polisle sürekli başı beladadır. Ilgaz, her şeyi kitabına göre yapan, lafı dolandırmayan bir savcıdır. Babası, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün saygın cinayet masası şefidir ve Ilgaz'ın sarsılmaz doğru ve yanlış anlayışını ondan alır. Onun için hukuk ve adalet aynı şeydir. Bu yüzden Ceylin, bir müşteriyi temize çıkarmak için arka kanal bilgisi aramak için ona geldiğinde, Ilgaz onu ofisinden atar. Ancak kardeşi cinayetle suçlandıktan sonra yardım için Ceylin'e gider.
The Erguvan family is shattered by the death of their little girl. It is Ceylin's duty to endure the pain of her mother, sister, and father, in addition to living through her own pain whilst fighting with the last drop of her blood to find her sister's murderer. Seeing her sister's lifeless body, Ceylin faces the biggest test of her life. She has one of two choices: To surrender to the pain in her heart or to fight. Both roads are full of impossibilities for Ceylin. For one, it is no longer possible to defend the main suspect, Çınar. Not defending means staying away from evidence. Ceylin has to make the hardest decision of her life.
Çok yakında
Şunlar da hoşunuza gidebilir
